6/18/2009

Desthuş














Çocukluk; mesleklerin nizamlarında ölçü aramadan,
çoban olmak ister. İki üç davarı güderce koşturur, o tepe ile bu tepe arasında. Bildim; çoban olup güne doymak, insanın asıl özünde olana, börtü böceğe bulanmakmış beklenti. Nice sonrada vardığım nokta, yine o tepeden bu tepeye koşuşturmakta olduğum. Ama ne börtü var ne böcek.

Meziyet tekte olsa bir tomur daha koymak gerekiyor üzerine. Hayatı huzursuzca sevmek çok mana katmıyor ömre. Her şeyi kendi özünde ve kararında sevmek gerekiyor bekleneni de. Elde sopa günün orasını burasını dürtüklemek; ne o günü değiştiriyor, nede koyunu adam ediyor.
Kararsızlıkları miskinlikleri bir kenara koyup of çektikçe üzerlerine daralıyor gün ve kararıyor.
kime ne?!………..



Öyle kısır öyle kapan içerindeki her şey, farklı bir başlangıç yaparsak bir halt olurmuş gibi güne başlayıp yine yılgın somurtkan gecede bitiriyoruz. Sabah olanda bekleyen koşturmaca şimdiden yoruyor efradı.
Dönemin kayısı, erik hikâyeleri, arı savaşları, mahalle arası koşuşturmalar, alt üst mahalle çekişmeleri. Her bir şahsın vardır anlatacak bir şeyleri. Ama bunlardan bu seferlik bahsetmeyelim. O çocuk ruhuna en son ne zaman dokundunuz da demeyelim. En son kendinize an yaratıp. Sizi hayattan koparan, günlük feryatlardan çıkaran, içinde sizden başkası iliştirmeden, hatta kurarken gözünüzde canlanan hareket eden, hayalle ne zaman başa başa kaldınız.
Maksat hayal satmak değil. Hayal olana demle kıymet biçmek ve Varlıklarını düşlerken akif olmak. Tebessüm etmeye hacet yok. Lazım olan kendinize ayırdığınız mazîf alan. Bu alanın çizgisi yok. Bu alanın ziyaretçileri var, yaratılmışların ve yaratılmışlıkların evveliyatları var. Bu sofranın içerisine ne isterseniz koyabiliyorsunuz. Öğrendiklerinizle, tanıdıklarınızla beklediklerinizle değişiyor. Çocuk kalmayacak elbette; bir tutam günahla, ihtirasla, kinle süsleyeceksiniz. Beklentileriniz insanca olacak elbet. Ulaştığınız nokta ise yine aynı tepe. Başka bir koyunu güdüyor olmanız tek değişen. Koyun yine koyun; düşler yine insanca. Mukavemeti yitirmeden, size kaldığı sürece; o çocuktan kalan saflıkla yine aynı haz ı duyduğunuz ve o çocuk olduğunuzu bilmek asıl taşımanız gereken gerçek…….
Anda büyüyor insan, bir vakada büyü neşrediyor. Kuzuyu kurda kaptırınca başlıyor, ilk acı. Burkulurken içimiz küçükten sönüyor hayaller. Sırta yüklenen şehir büyüdükçe beklentimizde çamurdan bataktan hal alıyor. Küçük bir arazinin üzerinde toprakla haşır neşir olmak daha mutlu edecekken insanı şehre sığınıp daraltıyor mekanı. Hoş artık toprakta şehir için. Pencerelerden gördüğümüz ışıklar örtüyor hayalleri. Ve önümüze konan hedefler kırıyor insanı.
Meslek; Şehrin karmaşasında var olabilmek için uydurulan dünya laneti.
Hayal; 60 yılı doldurmak için elimize tuttuğumuz oyuncak (desthuş).

2 yorum:

Zehra Gürgen dedi ki...

Kelimelerim tıkandı..
İçimde acıdı biraz.

Unknown dedi ki...

bebeğim biraz acıtıp biraz güldürecek hayat ki tadı çıksın :)